Spacker ile Röportaj – Konuk: SİS

Ülkemizin metal gruplarından olan ve Doom Metal türünde müzik icra eden SİS grubunun kurucusu ve vokalisti olan Gökhan Toker ile bateristi Çağlar Ergin konuğumuz, kendilerine hoş geldin diyor ve röportajımıza başlıyoruz. (G: Gökhan Toker, Ç: Çağlar Ergin)

1- SİS olarak 9. yaşınızı kutluyorsunuz. Bu 9 yıllık süreci bize nasıl özetlersiniz?

G: 9 yıllık geçmişimiz gerçekten oldukça zorlu bir süreçti, ama her anıyla her saniyesi ile gurur duyduğum bir zaman birimi; içinde gözyaşı, isyan, mutluluk her şey var. Yokluk içinde yarattığımız grubumuzun boyun eğmeden 9. yaşına gelmesi hepimiz için büyük bir onurdur

2- 9 yıllık süre için bu kadar şarkı az değil mi?

G: Biz aslında birçok şarkı yaptık fakat içimize yüzde yüz sinmesi gerekiyordu ve bir de şarkı yapmak mantığıyla ilerleyen bir grup olmadık. Yaşadıklarımız ve hissettiklerimiz bize şarkılarımızı yaptırdı. Yaşamadan yazamıyoruz. Bu süreç bundan bu şekilde gelişti, bundan sonra da yaşadıklarımızı yazmaya devam edeceğiz.

3- Peki bundan sonrası için tarzınızda herhangi bir değişiklik yapmayı düşünüyor musunuz?

G: Müziğimiz Doom Metal üzerine kurulu ama içinde elbette yer yer Black, Death ve Heavy unsurlar yer alacak. Bazen çok sert bir albüm, belki bazen tamamen akustik bir albüm bile yapabiliriz ama tarz değişikliği söz konusu genel özü itibarıyla olmayacak

Ç: Sis belirli bir ruha ve belli kalıplarla maneviyata dayalı bir grup. ‘Karanlığın Fısıltıları’ bunu iliklerine kadar hissettirmişti. Bir sonraki şarkılarımız ve albümlerimizde aynı kalıplar içinde farklı ruhlarda yükselecektir. Fakat Doom , Black ağırlıklı olarak dinleyiciye yansıyacak.

4- SİS’in yeni bateristi olma sürecin nasıl gelişti ve nasıl ilerliyor?

Ç: Benim için tamamen sürpriz oldu. Bunu 2 yıl önce söyleselerdi inanmazdım. Açıkçası çok karanlık bir dönemden geçiyordum ve ruhum ölüydü. Müziği bırakma aşamasına kadar geldiğim bir dönemdi. Önceden farklı birçok grupta çalmıştım. Fakat hepsi bir şekilde dağıldı. Kendimi ait hissedebileceğim bir grup olduğunu düşünmüyordum. Sonra rastgele, hiç hesapta yokken yolum Gökhan ile kesişti ve çok kısa surede bir samimiyet yakaladık. SİS o sıralar davulcularıyla problem yaşıyordu. Gökhan, tekrar müziğe dönmemi ve SİS ile çalmak isteyip istemediğimi sordu. Önceleri geçiştirdim çünkü inancımı kaybetmiştim. Ruhum açtı. Ruhuma hitap eden, bu hiçliğin içinde bana yasama tutunma sebebi olacak bir şey gerekliydi. Pek sıcak bakmadım ilk etapta. Fakat sonra içimde bir şeyler uyandı. Gökhan’ın da bana inanıp güvenmesiyle süreç gelişti ve SİS’e dahil oldum. Benim için harika ilerliyor. Çünkü SİS benim ruhumu harekete geçirdi. Sanırım bunun da en büyük mimari Gökhan Toker. Ona teşekkür etmeliyim.

G: Aslında Çağlar, SİS için yaratılmış bir insandı, bana çok benzeyen biriydi ve biz daha ilk anda bunu fark etmiştik. Yani Çağlar gelene kadar olan süreç, onu evine, bizi de kardeşimize kavuşturdu. Esas ben teşekkür ederim kardeşime.

5- Konserlerinizde zaman zaman cover yaptığınızı görüyoruz. Peki, stüdyo kaydı olarak neden cover yayımlamayı tercih etmiyorsunuz?

G: Cover olayı önceden tamamen şarkı eksikliği ile ilgiliydi. Biz de o dönem çok sevdiğimiz, idollerimiz My Dying Bride’tan coverlar yaptık. Bir kere de Venom coverladık. İlk zamanlar da zaten çok yaptık. Aslında cevabı açık, biz kendi şarkılarımıza başından beri inanan ve güvenen bir grubuz ve cover pek tercih etmiyoruz. İzmir’de can dostumuz Amras Numenesse ile birlikte Mayhem – Freezing Moon coverı yaptık, bunu da içimizden geldiği için yaptık. Eğer canımız isterse yine yaparız ama bizden pek cover beklemesin dostlar. Çünkü şarkılarımız ile var olduk ve yine aynı şekilde devam edeceğiz.

Ç: SİS için bundan sonra çok fazla cover beklenmemeli. Çünkü biz kendi şarkılarımızı, kendi eserlerimizi vermek istiyoruz. İstisna olarak nadiren sahnede ya da provada çalabiliriz tabii. Fakat kendi şarkılarımıza yoğunlaşan bir grubuz. Bu baştan beri böyle oldu zaten.

6- Grubunuz ile aynı adı taşıyan ”SİS” adlı parçada bağlama kullanmıştınız. Bundan sonraki çalışmalarınızda ve sahnede sizi farklı enstrümanlar ile görecek miyiz?

G: Sahne için geçmişte planlar yapmıştık fakat evdeki hesap çarşıya uymadı, şu an için ise böyle bir planımız yok diyebilirim ama ileride ne olacağını bilemeyiz tabii.

Ç: Mesela intromuzda ağız kopuzu da var. Önümüzdeki süreçte henüz farklı enstrüman kullanmayı düşünmüyoruz. Ama Gökhan’ın da dediği gibi ileride ne olacağı bilinmez.

7- Tekirdağ’da bir daha konser vermeme kararınıza neden olay şey nedir?

G: Tekirdağ maalesef ki SİS’e sahip çıkmadı. Biz elbette o şehirde bulunan dostlarımız için çabaladık fakat sonuç hüsran. Burada eller havaya, ohh ohhh kafası aldı başını gidiyor. Sözde rock grupları getirilip duruyor ve burada ismi lazım dahi olmayan mekan, maalesef ki gerçek rock ve heavy metal sounduna kapalı ve hakim değil. Bütün bunlar sebep, eskiden de bir rock barımsı bir yer vardı; orası da benzer bir tarife işledi. Belediyeler bazında ise bir önceki dönem belediye (ana muhalefet partisinin belediyesi) festivali sonrası bize, gidin barlarda çalın, dedi. Şu anki belediye zaten imkansız. İşte bu gibi daha birçok sebep… Bir de şunu da belirtelim, “Biz artık Tekirdağlı bir grup değiliz.” Dediğim gibi, biz zaten burayı terk edeli çok oldu. İstanbullu bir grubuz artık.

8- Birçok farklı şehirde ve sahnede konser verdiniz. Sizi en çok tatmin eden, etkileyen ve özel anlar oluşturan seyirci grubu neredeydi, seyirciler ile alakalı anlatmak istediğiniz bir olay var mı?

Ç: Her sahnemiz bizim için özel. Ben ,SİS ile 5. konserime çıkacağım temmuzda. Hepsi özel, çünkü konsere gelen insanlar her yaştan, her kesimden insanlar ve SİS’i hiç yalnız bırakmadılar. Onlar bizim için çok özel çünkü oraya gelen insanlar, acılar çeken ve hayat ile kavgası olan insanlar. SİS, onların isyanına ve çığlığına ortak oluyor. Bu güzel insanları hiç üzmedik ve üzmeyeceğiz. Beni etkileyen en önemli olay, İstanbul ve İzmir konserinde canlı performans sırasında dayanamayıp ağlayan insanlardı. Sahneden indikten sonra bunu fark ettik ve biz de duygulandık. İzmir konserinde başka bir atmosfer vardı. İzmir’e zaten inanıyorduk ve bizi mahcup etmedi. Oradaki enerji muazzamdı. Ayrıca o konserde 9. yaşımızı kutlamış ve pasta kesmiştik. Cevap olarak İzmir diyebilirim.

G: Aynı kanıdayım ben de, SİS’in her konseri çok özel oldu ama İzmir çok farklıydı. O gece orada bulunan herkese binlerce selam olsun.

9- Sahne şovlarınızda kıyafet olarak neden bir bütünlük yok? Bateristiniz maske takıyor, vokalistiniz de özel kostümünü giyiyor ve sahne makyajını yapıyor. Ama gitaristleriniz genellikle günlük kıyafetleri ile oluyor. Tüm grup üyeleri uyumlu kostümler giyse daha etkili şovlar olmaz mı?

G: Biz de tam olarak bunun üzerinde çalışıyoruz bu günlerde; fakat Jass (G) ve Bragi (Ç) var olan iki uç karakter, onların kişisel özellikleri var. Onları ayrı değerlendirmek lazım, yeni albüme kadar bu bütünlüğü sağlamaya çalışacağız; fakat esas bütünlük yeni albüm ve konsepti ile gerçekleşecek.

Ç: Katılıyorum. Bunu kendi içimizde değerlendiriyoruz. Jass ve ben sahnede belli kostümlerle şov ve ritüeller gerçekleştiriyoruz. İlerde yeni albüm ile birlikte konsept bambaşka bir hal alabilir.

10- Milyonfest Metal Kamp’ta sahne alacaksınız. Şova nasıl hazırlanıyorsunuz ve nasıl bir şov bizi bekliyor?

G: Festival konusunda bir şey söylemek istemiyoruz çünkü sürprizler bizim için değerlidir; fakat bizi bugüne dek sahnede izleyen dostlara şunu söyleyebilirim, ufak sayılabilecek barlarda showu ihmal etmeyen SİS, sahnede kim bilir neler yapar? 😊

Ç: SİS orada da gereken ne ise onu yapacak. Büyük bir festivali görkemli ve tabii ki şovumuzu yaparak açacağız. Şimdilik sürpriz olsun.

11- Lead gitaristiniz Murat Aşer’in back vokalleri sahnede brutal iken kayıtlarda (Urf) neden clean tekniğinde?

G: Urf’u kaydettiğimiz dönem şarkının estetiğine dikkat etmemiz gerekiyordu, orada o vokaller clean’den ziyade fısıltı şeklinde. Fakat sahnede bunu teknik olarak gerçekleştirmek çok zor. Bir de kayıtlar ile canlı performans enerjisi çok farklı şeyler, ikisi de çok ayrı ruhlar; mesela Izdırap şarkısında ben albümden farklı olarak o anki enerjiye göre brutal vokal olarak bile gidebiliyorum. Urf sevdiğimiz, çok değerli ve bir o kadar sevilen bir eser ama bir süre artık canlı performans olarak setlistimizde yer almayacak, bunu da bildirmek isterim bu vesile ile.

12- Urf’u neden setlisten çıkardınız?

G: Çünkü yeni albüm sürecindeyiz ve bu sürece giden yolda dostlarımızı hazırlamak istiyoruz. Elbette yeni albüm çıkınca yeni şarkılarda kendine yer bulunca setlistlerde bazı şarkılar da yer yer çıkacak, bazı konserlerde de duruma göre yine ekleyeceğiz. Bunu günün şartları belirleyecek bir nevi.

13- Sahnede pankart olarak açtığınız ve sahne dışında da dile getirdiğiniz Neo Beat nedir?

G: Neo Beat bizim ruhumuz, sokaklar yollar ve öz ruhumuzun ta kendisi ve çok daha fazlası; edebiyat, rock’n roll ve var oluş… Bir yaşam stilidir beatnik olmak, özgür ve devrimci bir felsefe… SİS, daima Neo Beat kalacaktır.

Ç: Gökhan güzel özetledi. Ayrıca o pankartı Kadıköy konserinde açmıştık. Kadıköy, İstanbul’da Neo Beat’in kalesi konumunda bir semt. Bu sebeple orada öyle bir hareketi uygun gördük. İzmir’de Mayhem coveri ise Mayhem’in İzmir’e ayak basmasına ve verdiği konsere bir selam çakma niteliğindeydi. Bunları sadece şov olarak görmemek gerekli. Bunları iyi okumak ve ne için yapıldığını bilmek gerek.

14- Din, kültür ve ahlak adı altında özellikle sanat ve sanatçıları hedef alan baskı ve yasaklara karşı tepkiniz ne? Bu yasaklara ses çıkarmayan sanatçılar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ç: Buna en güzel tepkiyi yine bu gibi durumların son derece arttığı bir dönemde Taksim’de gerçekleştirdiğimiz Dorock konserinde faşizm pankartını yırtıp atarak vermiştik. Faşizm nereden, hangi görüşten gelirse gelsin buna karşıyız. Din, kültür, ahlak bu toplumun temel taşlarıdır ve herkes buna saygı duymalıdır. Fakat bu saygıdeğer şeyler sanat ve sanatçılar için silah olarak kullanılamaz. Bunu kabul edemeyiz. Bu yasaklara ses çıkarmayan biri ne kadar sanatçı olabilir, bundan emin değilim. Ses çıkartmasalar dahi onların da bundan rahatsız olduğuna eminim.

G: Bragi’ye yüzde yüz katılıyorum. Yasak nedir? Biz böyle bir şeyi asla kabul etmiyoruz. Müzik ve sanat yaşamın özü ve aynası, bir o kadar da ruhudur ve dolayısı ile asla o ya da bu sebeple yasaklanamaz. Bunu biraz ideolojik olarak görüyoruz. Pandemi döneminde birçok meslektaşımızı yitirdik, bunu unutmadık ve unutmayacağız. Hepimiz, her açıdan zor günlerden geçtik, şimdi de festivaller ve konserler yasaklanmaya çalışılıyor. Dediğim gibi şu ana kadar iptal edilen her konser fazlasıyla canımızı yaktı ve gerçek sanatçılar bir arada bu duruma ‘Müzik Susmayacak’ isminde bir oluşumla imza toplayarak ve videolar çekerek tepki gösterdi. Biz de o güzel insanlarla bir aradayız. Sesini çıkarmayan sanatçılar demişsin, onların sanatçılığı bizlerde maalesef geçerli değil. Sanat, halktan yana olmalıdır her zaman, gücün yanında değil. Bir kez daha belirtmek gerekirse de müzik asla susmayacak!

15- Özellikle metal müzikte birlik ve beraberliğe ihtiyaç varken birbirine sataşan ve düşman kesilen grupların amacı nedir? Neden dayanışma azaldı, düşmanlık çoğaldı?

G: Bu durum hepimizi üzmekte, bir nevi şehircilik ya da bölgecilik gibi saçma sapan kavramlar var. Bunun elbette kırılması lazım. Hep söylüyoruz, bizim için her metal grubu çok kıymetli ve değerli, onun için bu gibi ayrımlara hiç gerek yok, zaten bin parça ayırım yaşadığımız ülkemizde hiç değilse metal piyasamızda bu durum yok olsun yoksa bunun zararını yine hep beraber yaşayacağız.

Ç: Bu sorunlar özellikle Jass’in yaptığı yayınlarda dile getirildi. Zaten küçük bir camiayız, bölündüğümüzde en büyük zararı kendimize veriyoruz. Bana kalırsa bu bölünmeyi derhal bırakıp tam manada birlik ve beraberlikle ilerlememiz ve güçlü bir Türk Metal camiasını tüm dünyaya gururla göstermemiz şart.

16- Yeni grupların sadece ticari kaygı içerisinde olduğuna katılıyor musunuz? Bir albüm ile piyasaya giriş yapıp hemen grubun tişört vb. ürünlerinin satışlarına başlanması ve o tek albümün ekmeğini dibine kadar yemeye çalışmak sizce etik mi?

G: Bu biraz geniş değerlendirilmeli, metal gruplarının böyle bir amaç güttüğünü düşünmüyorum. Çünkü metal grupları zaten konserlerden öyle büyük paralar kazanmıyor ve amacı da bu değil, bütün bu saydığın CD veya Merch çalışmaları hem fanları mutlu etmek için hem de az çok yeni yapılacak işler için diye düşünüyorum ama ticari kaygı güden sözde rock grupları var; hatta bazıları bilmem ne kadar kendine tık alıp bunu bir şey yapmış, başarmış gibi kendileri bile inanmadığı şeyleri insanlara yutturmaya çalışıyorlar ama yemiyor rock ve metalciler tabii.

Ç: Bunu hedefleyen gruplar olabilir. Etik olup olmadığı tartışılır. Fakat şöyle bir gerçek var ki; ticari kaygı ile bir albüm yaparsan para kazanma hedefi güdersin ve insanlar üzerinden para kazandığın için insanlar ne isterse onu çalmak zorunda, hangi tarzı isterlerse ona yönelmek zorunda kalırsın. Ticari kaygı duyan bir grup, kendi özünü yansıtamaz ve onu besleyen etmenleri kendi müziğine hakim olamaz. Yani sahte bir sözde mutlulukla para kazanırlar. Ama gerçekten onları seven bir kitle kazanamazlar. Bu doğru değil, bir strateji. Ama müzik ne hissediyorsan ruhundan süzülüp enstrümana ve vokale yayılmalı. Bunun hesabı kitabı ve çıkarı olamaz. SİS, bu tür şeyleri kabul etmez.

+Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

G: Bu harika sorular için sana çok teşekkür ederiz kardeşim, SİSseverlere minnettarız, biz onlarız, onlar da biz. Hiçbir farkımız yok. Birbirimizin sesiyiz ve SİS’li sahnelerde soldan atan kalpler ve isyanla, Neo Beat ruhuyla görüşmek üzere… Hectooor!

Ç: Bu güzel röportaj için çok teşekkür ederiz. Yeni şarkılarda ve sahnelerde görüşmek üzere… Sis, bir gruptan çok öte ve sevenlerimiz bizim için çok kıymetli. Tüm dostları selamlıyorum, yakında görüşeceğiz.

likeheartlaughterwowsadangry
0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Erişim engellendi !