Çağlan Tekil: “O Dönem Sahip Olduklarımızın Kıymetini Çok İyi Bilirdik” | Gökhan Toker Röportajı
2018 yılında Tekirdağ’da büyük bir ekiple, büyük bir zevkle yürüttüğümüz Larva Fanzin’in son sayısı için sevgili Çağlan Tekil ile çok özel bir röportaj yapmıştık… 2018 yılında son olacak sayımızı maalesef çıkaramamıştık. Şimdi yıllar sonra değerli baronumuz ile yaptığımız bu çok değerli röportajı siz dostlarımız ile sevgili Çağlan abinin anısına paylaşmayı uygun görüyoruz. Kendisini Heavy Metal ile Rock’n Roll ruhuyla selamlıyoruz. Asla unutmayacağız ve ışığımız olmaya devam edecek güzel yürekli baronumuz…
Not: Bu röportaj Larva Fanzin’in yayınlanmamış 13. sayısında yer almaktadır. Mart 2018’de dönemin şartlarında gerçekleştirilen bu röportajda Çağlan Tekil’in anısına içerikte herhangi bir değişikliğe gidilmemiştir.
Merhaba üstadım öncelikle Laneth ile sorularıma başlamak istiyorum. Bizlere biraz Laneth’in hikayesinden biraz bahseder misin? Bu fikir ilk nerede ve nasıl aklınıza geldi ve sonrasında nasıl gelişti?
Çağlan Tekil: Gazetecilik, dergicilik hep hayalimdi, küçükken dergi yapardım mesela, kendim yazar kendim okurdum. 1986 yılında metal dinlemeye başladım, 1988 yılında zaten sayıca az olan metalciler içinde Metalium grubu ile yolum kesişti. Grubun konserlerinde çalışmaya, arkadaşlarım Polat ve Ahmet ile onlara yardımcı olmaya başladık. 1990 yılında kadroda değişiklikler oldu ve basgitara Pegasus grubundan Hakan Savaşer geçti. Grubun bir fan kulübü vardı, ilk olarak üye olanlara 8 ya da 12 sayfalık Metalium bülteni yollamaya başladık. Bu bülten dışında ben basın bültenleri ve çeşitli içerikler de hazırlıyordum. Grubun demo ya da albüm kaydetmek için paraya ihtiyacı olduğu için Hakan “Acaba siz bir dergi mi yapsanız?” fikriyle geldi. Planı dergileri fotokopi ile basmak, bu işi de babasının avukatlık bürosunda halletmek, bu sayede maliyeti sıfır olan tüm dergilerin parasını Metalium’a aktarmaktı. Mükemmel plan olduğunu düşündüm ve o dönem okuduğumuz ve dergideki çoğu C harfini K ile yazmasıyla ünlü Kerrang! dergisinden esinlenerek derginin isminde bir numara yapmak istedim. Lanet ismi aklımdaydı, buna H ekledim ve Laneth oldu. İsim herkes tarafından kabul görünce başladık çalışmalara. Yazıları ben yazdım, sayfaları Polat çizdi – yerleştirdi. Laneth logosu da ona aittir. Hakan’ın kız arkadaşı Zarife, Hakan sebebiyle zaten hep bizimle takılıyordu ve Güneş Gençlik dergisindeydi. O da yazmaya ve çeviriler yapmaya başladı. Dergileri basarken tüm sayfalar siyah ağırlıklı olduğu için hemen toner bitti ve Hakan’ın babası Yılmaz amca bizi ofis içinde kovaladı. “Bir daha gelmeyin lan buraya” demeyi de ihmal etmedi tabii… Sadece 35 dergi basabilmiştik ve o dergileri Pentagram Metal Shop’a koyduk ve hemen satıldı. Fotokopiciler siyah fonlar yüzünden iki katı para aldıkları için dergiden kazanılan para yoktu, olanı da yeni dergi basımına harcıyorduk. Böyle olunca Metalium’la manevi bağları kopardık ve yola Çağlan, Zarife, Polat ve Ahmet olarak devam ettik. Bir süre sonra ekibe Kerim, Süreyya, Aysın ve Kanat katıldı.
Laneth Türkiye’nin ilk Heavy Metal fanzini olma özelliğini taşıyor, peki sizden sonra devam eden bu formattaki fanzin ve dergileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ç.T.: Metal içerikli fanzin olarak ilk bizdik, bizden hemen sonra rahmetli Metin Demirhan’ın dergisi Mega Metal çıktı. Sonra Gorgor, Horror News filan çıkmaya başladı. Ben sadece destek için değil, okumayı sevdiğim ve bu dergilerin hepsinin kendine ait çizgileri olduğu ve bana bir şeyler öğrettikleri için hepsini alır ve okurdum. Hepsinin çizgisi farklı olduğu için rakip sayılmazdık, rekabet duygusunu ilk olarak haftalık olan ve tüm gazete bayilerine dağıtılan renkli Rock Kazanı dergisi çıktığında yaşadık. Her sayıda sallıyorduk onlara, “Haha Metallica’yı tek L ile yazmışlar” filan diye. Sıraselviler’deki Köprü6 Kemancı’da Kerim’le içerken rahmetli Zeki abi bizi onlarla tanıştırdı, arkadaş olduk. O dergiden Kutlukhan Perker şu an Headbang’in yayıncısı mesela.
O yıllarda çıkan Fanzinler sonrası hem müzik hem edebiyat ortamlarında bu kültür oldukça geniş çapta yayıldı, peki bizlere biraz o günlerden bahseder misiniz, yani o yıllar nasıldı?
Ç.T.: O yıllar unutamadığım yıllar. O yıllarda okuduklarımın ve dinlediklerimin kişiliğimin gelişmesinde büyük katkısı oldu. Henüz bilgisayar kullanımının günlük hayata yansımadığı bir dönem, o sebeple her konser, her dergi, her film, her kitap bizim için nimetti ve o dönem sahip olduklarımızın kıymetini çok iyi bilirdik. İyi ki o yıllarda yaşamışım diyorum.
Benim için Laneth, Kerim Tunçay’ın Glen Benton’la yaptığı o eşsiz röportaj, yılın enleri bölümleri ve elbette Laneth’li konserler ve yerli grupların ağırlıklı olduğu eşsiz bir samimiyet okuluydu, siz o dönemlere dönünce neler hissediyorsunuz?
Ç.T.: Hayatımın en güzel dönemi olduğunu düşünüyorum. Hem çalışıyor, hem de eğleniyorduk. Kerim Laneth’in ilk abonesiydi aslında. 2.sayıda bize katıldı ben de yazmak istiyorum diye. Üniversite eğitimi için Almanya’ya gittiğinde Laneth’e çağ atlattı. Orada mükemmel bağlantılar kurdu ve birçok grupla ya telefonla ya da yüz yüze onlarca röportaj yaptı. Death, Slayer, WASP, Carcass, Tiamat, Napalm Death, Unleashed bu gruplardan sadece bir kaçı. Bu alanda bence Kerim Tunçay gibi başka röportajcı yoktur, mükemmel sorular çıkartır ve sorardı. O dönemde o seviyede kimse yoktu ve sonrasında da olmadı, şimdi de yok.
Bir dönem artık tüm kapaklarımız yerli gruplara ait dedik ve sayılar boyu sadece yerli grupları kapak yaptık. Metallica, Iron Maiden dünyada her dergide zaten kapak olabiliyor ama Hazy Hill, Metalium, Airfax, Mind Vortex, Badluck, Volvox gibi grupları kapak yapan sadece biz olduk. Samimiyetimizin sebebi hem konuşur gibi yazıyorduk, hem tüm metal komunitesinin başından geçenleri veya geçebilecekleri yazıyorduk, hem de bu işi maneviyatla yaptığımızı hissettiriyorduk.
Son birkaç yılda gerek edebiyat alanında gerekse müzik alanında underground kültür yeniden güçlendi, günümüzün fanzinleri ve underground kültürü hakkında neler düşünüyorsunuz?
Ç.T.: Açıkçası underground üretimi takip edemiyorum artık. Daha doğrusu o yayınlar karşıma çok çıkmıyor. Ama çıkarsa ve param da varsa mutlaka alıyorum. Bu sebeple haklarında yorum yapmam doğru olmaz, çünkü konunun geneline çok hakim değilim.
Laneth’in şarkıları diye bir albüm yayınlasanız, bu albümün en baş şarkıları hangi isimlerden gelir ve hangileri olur?
Ç.T.: Güzel soru… İlk aklıma gelenler; Pungent Stench – Extreme Deformity, Napalm Death – You Suffer, Tiamat – In A Dream, Unleashed – Before the Creation of Time, Possessed – The Exorcist, Cannibal Corpse – Hammer Smashed Face, Deathroom- Destrudo, Asafated – Lonely, Kronik – Death’s Scythe/ Lie, Pentagram – Fly Forever, Slayer – Killing Fields, Metalium – Pessimistic Warning, Hazy Hill – Murky Bedlam ve Necropsy – Honest Mind.
Larva Fanzin olarak sorularımızı cevaplandırdığınız için çok teşekkür ederiz. Son olarak okurlarımıza neler söylemek istersiniz?
Ç.T.: Keyifli bir röportaj oldu benim açımdan, umarım tüm soruları layığıyla cevaplayabilmişimdir. herkese selamlar, size de başarılar…

Degerli Iskelet Webzine Emekcileri, Sevgili Gokhan Toker.
Caglan Tekil ile ilgili her turlu yazili belge, roportaj, yorum, haber vb. toplamaktayim. Bugun 17 Nisan 2021’de yayimlamis oldugunuz Gokhan Toker imzali roportaja denk geldim.
Internette ulastigim tum belgeleri kopyalayarak arsivliyorum. Sebebini bilmiyorum ama bu roportaji teknik sebeplerden kopyalayamadim. Bana bu roportaji fotograflari ile yollamaniz mumkun mu?
Talep etme sebebim tamamen kisisel. Bir yerde yayimlamayi dusunmuyorum. Olur da ileride bir kitap yazar yayimlarsam tabii ki kaynak gosteririm. Simdilik boyle bir planim yok.
Email adresim: kerim@kerimtuncay.com
Ilginize tesekkur ediyorum ve yayin hayatinizda basarilar diliyorum.
Bu kisisel bir mesaj oldugu icin derginizde yayimlanmamasini rica ediyorum.
Sevgiler, selamlar…
Kerim Tunçay
Selamlar Gökhan abi iletişime geçecek dosya için. Yayınlayabilirsiniz